DATÇA BADEM ÇİÇEĞİ HİKAYESİ
Bir Badem Çiçeği hikayesi …. ( bugün size şubat ayında yaptığım seyahatten bahsedeceğim ) ..
Bahar dallarını hayranlıkla seyreden büyük bir çoğunluk bulurum diye düşünüyorum.

Benim hayranlıkla seyretmek dışında içim kıpır kıpır olur. Hani ” kelebekler uçuşuyor ” tabiri tam bir tanım diyebilirim. Bazen de içimi bir burukluk kaplar erkenden kış güneşine aldanıp açan bahar dalları erik şeftali çiçekleri bir bakarsın güneş kaybolur ani bir don olur !! O narin yaprakları yakıp kavurur. Bir yaşam mücadelesine veda etmiştir o güzelim çiçekler… Bitkilere de şanslı şanssız diye bakabilir miyiz? acaba.
Ülkemizi düşünürsek en şanslı ağaçlar galiba Ege ve akdeniz de .. bahar dalları gelin gibi süslenip ılık bir meltemle savrulana kadar rengarenk çiçekler önce tomurcuk … ardından damağınızı şenlenlediren mis gibi lezzetli meyveler .. yeni bir hayatın başlangıcı baharın müjdecisi.
Bu gün hangi bahar dalına yolculuk yapıyoruz ?
Badem çiçekleri. Uzun suredir hep görmek istediğim sıra sıra dizilmiş badem ağaçlarının o muhteşem görselini. Badem çiçeği hikayesi…, Badem çiçeği yolculuğu … yol bizi nereye götürüyor ? Sorusunu sorduğumda büyük bir çoğunluğun Datça dediğini duyar gibiyim. Evet yol bizi Datça’ya Badem çiçeklerine götürüyor.
Zamanlama çok önemli itiraf edeyim ben herhalde bir üç yıl bu hikayeyi planlayıp zamanı kaçırdım diyebilirim. Şubat ayının ikinci yarısında Datça da olmak gerekiyor. Ben Datça’ya gidiyorum deyince ilk duyduğum söz kış gününe yapacaksın Datça ‘da … ? Düşününce gülüyorum .. ve ülkemizin aslında ne kadar zengin bir coğrafyaya sahip olduğunu tekrar hatırlatmak istiyorum. Şöyle bir cevap versem:
-Badem Çiçekleri Denizine Dalacağım.
Veee İstanbul -> Dalaman uçuşuyla yolculuk başlıyor Heyecan dorukta birde zamanı iyi ayarlamadıysak!! ya bademler çiçek açmamış yada tomurcuğa döndüyse içimdeki kelebek ( parpali ) ler boynu bükük kanatları eğik .. Hemen zihnimizdeki olumsuz düşünceleri kovuyor bir saatlik uçuşun keyfini çıkarmaya başlıyoruz ……

Gülgiller familyasından Prnoideeae ‘nın alt dalı olan Badem ağacının kaynaklarda asıl ana vatanının Çin ve Orta Asya olduğundan bahsediliyor. İpek yolunu kullanan seyyarların yediği ve seyyahlar sayesinde bu küçük ağaç türünün ülkemize ve bir çok ülkeye yayıldığı düşünülüyor. Ülkemizin konumu ve iklim özellikleri dikkate alındığında pek çok tarım ürününün meyve ve sebzenin, tahılların yetişmesine olanak sağlıyor. Badem ağacının odun kısmı -20 -30 derecelere kadar soğuğa dayanabildiğini duyunca çok şaşırdığımı söyleyebilirim. O küçük ağacın meyvesinin verdiği tat ve faydaları dışında; bir de böyle dayanıklı olması bu güzelliğe benim açımdan farklı bir rol belirledi ülkemizde Texas ve Nonpareil gibi farklı türleri yetişen Badem’in; en çok sevileni Datça Badem’i ! Benimle aynı fikirde olanlar bir el kaldırsın .
Datça halkı için en önemli gelir kaynağı olan Badem şimdide bir Turizm geliri olarak değerlendirilebilir . Datça’lı bir arkadaşımın gözüyle “Bizim için Badem Ağacı Büyük bir gelir kaynağı çağlası ve bademinden geçimimizi sağlıyorduk, deniz turizmi dışında yeni bir turizm gelirine dönüşen bir Badem Çiçeğimiz oldu “ tabi bu güzelliği görme isteği yerel ekonominin kış ayları içinde canlanmasına vesile olması kaçınılmaz. …
Yaklaşık bir bir buçuk saat süren yolculuğu Badem ağacı bilgileri ile geçirdikten sonra Dalaman havaalanına indik ve önceden araç kiralama işlemlerini organize ettiğimiz aracımızı teslim aldık . Yalnız sonradan tecrübe ettiğim bir konuyu baştan size bir tüyo olarak not düşeyim . Kiraladığımız aracın motor gücü 1500 olmasına rağmen çekiş gücü ile ilgili özelliğinden dolayı hem çekiş performansı zayıf, hemde fazla yakıt tükettiğinden kiralarken dikkatli olmanızı öneririm… Dalaman Datça karayolu oldukça virajlı ve rampalı iniş çıkış seyri olduğu için önemli bir ayrıntı diyebilirim .
Artık yola koyulduk sabah saatleri mis gibi hava erken bir saatte yola çıkınca tabiki kahvaltı etmedik. Malum artık uçak şirketleride ikramlarını kaldırdığı için ilk hedef kahvaltı yapmak. Seyir halinde iken sağlı sollu mekanlara bakıp gözümüze kestirdiğimiz ilk mekana giriyoruz .
Dalaman Marmaris yolu üzerinde Osman Aydının Yeri Bahçe güzel iç mekan ahşap bir dekor sanki büyük kütükleri bir araya getirmiş kocaman bir ağaç mekan yapılmış pencerelerin önünde çeşitli çiçekler nefis bir ortam. Kocaman bir fırın mis gibi ekmek kokusu…. İlk düşünce şöyle ufak bir şeyler atıştırıp geçelim derken… fikir; yok güzel bir kahvaltı yapalım kendimize gelelim oluyor. Kendimize bir masa seçip keyif moduna geçiyoruz . Tabi ben çok çay içen biri olduğum için sınırsız çay seçeneği olan serpme kahvaltıyı seçiyorum ve şölen başlıyor.
Kahvaltı oldukça zengin peynirler, en çok sevdiğim söğüş ve yeşillik olan sebze tabağı, reçeller ballı kaymak otlu peynirli pide ve güveç kabında gelen göz yumurta . Özellikle bol tereyağlı güveçte hazırlanmış yumurta fırından yeni çıkmış ekmeklerle bandıra bandıra öfff çok iyi oldu desem yalan olmaz. Otlu peynirli pide ayrı bir lezzet birde üstüne tahinli üstü bol cevizli pide damağımızda lezzet dansı yaparak bizi mest etti. Hani yolunuz düşerse hiç bir şey yemeseniz tahinli pideyi tatmadan geçmeyin derim.
Kahvaltı tamam kalorileri aldık artık İstanbul’a dönüşte hani vardır ya pazartesi diyete başlamak modu ! işte öyle bir niyetle yola devam ediyoruz. Şubat ayı ama her taraf ışıl ışıl doğa uyanmış yeşermeye başlamış. Sabah güneşi rengiyle zaten içinize bir huzur veriyor.
Datça yoluna koyulduğunuzda yarım adanın güzelliğini ayrıca hissediyorsunuz. Yol kıvrımlarında dağların bir sağ tarafına bir sol tarafına düşen deniz manzarası bir an Badem Çiçekleri hayalinin önüne geçiyor taki Datça’ya yaklaşıp Badem tarlalarında sıra sıra dizilmiş ağaçların bahar dallarını görene kadar .
Nasıl desem: yem yeşil bi halı üzerine papatyalar serpilmiş. Ağaç dalları Badem Çiçekleri ile bezenmiş. İşte orada oturup kalmak zamanı durdurmak istiyor insan. İçimdeki kelebek ( parpali ) tam yerinde kanatları kıpır kıpır. Artık sağlı sollu badem ağaçları Badem çiçekleri ortasından bir yolculuk sırf bu an bile benim için yeterli… değdi diyebilirim .

Badem Çiçekleri arasında epey bir vakit geçti kalacağımız otele gidip yerleşelim sonrada bir Eski Datça keşfi yapalım .
Misafiri olduğumuz otel Ultava Haus ‘a doğru navigasyon sayesinde rotayı oluşturca bizi direk Eski Datça sokaklarına doğru yönlendiriyor geldiğimiz nokta Can Yücel Sokağı hemen bir alt sokağından sol yapıp bir 500 metre var yok ilerliyoruz. Bizi chef Güven yolda karşılıyor. Ve odamıza yerleştiriyoruz. Harika bir atmosfer birbirden bağımsız dört tane taş ev konsepti olan butik bir otel . Bir yorgunluk kahvesi bizi kendimize getirdi desemde asıl ortamın verdiği huzur sessizlik içerisinde doğanın sesi hafif ılık bir meltem bahçedeki limon ağaçlarının verdiği fresh koku sanki yeniden nefes almak gibi . Kesin ömrüme bir yıl ömür eklenmiştir.
Biraz otelden bahsedelim; isimleri Datça’da en çok görülen ağaç isimlerinden alınmış Badem, Ardıç, Defne ve Sandal. Benim konakladığım oda Sandal kapıyı açtığınızda bir sandal ağacı kokusu, çatıdaki pencerelerden gelen ışık, verandanın önündeki Badem Çiçekleri sanki bir büyü yaratılmış “ al parpali sana cennetten bir an “ keyfini çıkar der gibi !!! Büyük bir keyifle ….
Odamıza yerleştikten sonra biraz Eski Datça’yı keşfedelim diye düşünüp atıyoruz kendimizi Datca sokaklarına Hava “şerbet gibi” derler ya tam o misal. Hani çocukken mevsimleri işlerken “Aralık Ocak Şubat” kış mevsimi olarak geçer… sanki yalaan der gibi bir Şubat ayı. İlk düşündüğüm şey !! daha önce neden ben yaz aylarında Datça’ya gelmek istemişim oldu. Her bir sokağı gezerken keyfini çıkara çıkara içime sindire sindire gezdim .
Gelirken heryer kapalı olurmu diye düşünmüştüm açıkcası gördüğüm tablo hiçte öyle değildi. Sadece Tekin Dondurmacısını kapalı görmek biraz üzdü. 🙁 Pakize hanımın sütünden yapılan dondurmaları bir de kışın yemek isterdim. Ama o sakin renkli sokaklarda yürürken esnafların selamları sohbetleri sanki hep buralıymışım hissini yaşattı. Belkide yeni rotalarım yazın çok hareketli olan yerlere kışın gidip keyfini çıkarmak olabilir .

Eski Datça’yı gezmek demek birde Can Yücel’in evini görmek demek … “ Nereden buldun bu güzel yeri ? Elimle Koymuş gibi Buldum “ sözü bir çok yerde karşınıza çıkıyor. Ev şu an kapalı ama yazın gittiğimde de kapalı idi . Yani öyle bir müze haline dönüştürülmüş ziyarete açık bir ev değil. Sadece daracık Can Yücel sokağı olarak adlandırılan sokaktan girip keyifli bir yürüyüş le anılarını görmüş gibi hissediyorsunuz ..

Hafif Hafif gün batmaya geçerken o taş yapılı sokaklar kızıl ışıklarla daha bir güzel görünüyor. Renkli kapılar bir o kadar daha renkli sessizlikte sakinlikte ayrı bir keyif var.
Bir not ilişiyor gözünüzün önüne bir duvar yazısı : “Acelen varsa ne işin var Datça’da “ bana yazın yaşanan kalabalık ve siparişlerin gecikmesinde yerel esnafın bir uyarısı gibi geliyor… burada hayat yavaş burada hayat keyifli bir salyangoz misali ….. salına salına …
Bizim Datça gezi programımız bir gecelik ve akşam yemeği tercihimizi Ultava Haus işletmecisi chef Güven’in ellerine teslim ediyoruz. Chef Güven uzun zaman Türk Hava Yollarında çalışmış küçük metrekarelerde büyük lezzetler menüler çıkarıyor. Buradaki mutfağı da üç metrelik bir mutfak. Restoransa çok özel . Ultava Haus ta Kış sezonu için iki masa ile hizmet veren bir Fine Dining restaurant kişiye özel hazırlanan özel tatlar. Chef Güven Bizim için Limon Soslu Levrek hazırladı. Beyaz şarap ve Limon Soslu Ispanak yatağında nefis bir Levrek yanında salata ve çörek otu ile lezzetlendirilmiş yerel Lor peyniri ve humus lezzet şölenine dönüştü .. yanında bir kırmızı şarap … O ızgarada hafif kızartılmış limon dilimlerinin Levreğe verdiği arama !! Off offf denecek türden anlatılmaz yaşanır . ….
Yemek sonrası bahçede hazır bir ateş çukuru; Datçanın o hafif serinliğinde ateşin etrafında keyifli bir sohbet.. O bir gecelik tatilde bir yıllık şifalandım desem yalan olmaz. Öyle bir huzur verdiki anlatmaya kelimeler yetmez… Hani bazen vardır ya zihnimizde şöyle kaçıp gitsem diye yankılanır sözler, ama nereye gideceğimizi bilemeyiz. Hahh tam o anda kaçılacak yer işte burası diyebilirim. Eğer bir gün ruhumu dinledireyim derseniz en ideal adres.
Sabahında odanın verandasında size özel hazırlanmış harika bir kahvaltı cıvıl cıvıl kuş sesleri verandaya uzanan badem çiçekleri … gün sonunda İstanbul’a döndüğümde bir süre etrafa bakmadan geçirdiğim bir günlük tatilin anılarıyla yaşamak istedim . ..En kısa zamanda tekrar bir Datça rotası için şimdiden plan yaptığımı itraf etmeliyim .. belkide bir yerlerde yollarımız kesişir.
Güzel günlerde buluşmak dileğiyle…